www.sizedebiyat.com SiZedebiyat Edebiyat Enstit�s�
�YK� BULVARI
Telif Hakk� Sahibi: Yusuf YAN�
HASTAHANEYE DO�RU G�D�YORDU
� ile uzan�p usta bir hareketle �apkay� sudan ��kard� ve uzatt�. Te�ekk�r ettik.
Yenik�y sahili boyunca Sar�yer� e do�ru yol al�rken k�z�m, �apkas�n� sudan ��karan beyefendinin kovas�nda y�zen bal�klarla ilgileniyordu. Beyefendi k�z�m�n az �nce yol kenar�ndan kopard��� iki tek papatyay� g�stererek � Beyim, papatyalar da gitti, terk etti buralar�. Kolay bulunmuyor art�k � dedi. Daha sonra �stanbul� un yerlisi oldu�unu, �merli yak�nlar�nda mand�rac�l�k yapt���n�, �ehirde oturan o�lunu ve torununu ziyaretten d�nd���n� anlatt�. �stanbul� un son elli y�lda inan�lmaz b�y�d���nden dem vurdu. - Beyim elli y�ld�r bekliyoruz. �ehir k�y�m�ze gelsin ve bizi de kalk�nd�rs�n, �ehirli olal�m diye. - Gelmedi mi �ehir sizin oralara? - Geldi gelmesine ama beklediklerimizi vermedi ki bize! Hep biz verdik kendimizden.
Sar�yer iskelesine yana��yorduk. �nen ve binenlerin g�r�lt�s� tel��� oldu. Bizimki bir s�re sustuktan sonra s�rd�rd� s�zlerini; - �ehir b�y�y�p k�y�m�z� de i�ine als�n diye beklerken hep kendimizden verdik. �nce � K�br�s sorunu, �ehirde kar���kl�k ��kt� � dediler k�y�m�z�n Rumlar� g��t� gitti buralardan. �ehirle�iyoruz, geli�iyoruz diye susup oturduk. Ka� y�ll�k kom�ular�m�z�n gidi�ine ses ��karmad�k. Sonra gelip arazilerimizi sat�n ald�lar. Ekip dikecek alan azald�. Gen�ler i� bulmak i�in �ehre y�neldi. �ocuklar�m�z� da elimizden ald� bu �ehir. - Sonra? - �ehir gelecek, k�yl�l�kten kurtulup kentli olaca��z diye hep sustuk. Devlet yol ge�irece�im, baraj yapaca��m diye arazilerimizi kamula�t�rd�. Otlaklar da azald�. Baba mesle�i yo�urt�ulu�u b�rakmak zorunda kald�m. - Ama �ehir sizin k�ye geldi de�il mi? - �ehirli gelmesine geldi ama �ehir geldi mi bilemem? Kendini duvarlar i�ine hapseden garip siteler kurdular k�y�n �tesinde. Kendi a�a�lar�n� bitkilerini getirip ektiler. Bu arada bizim k�y kendinden vermeye devam etti. Y�zy�ll�k �e�memiz kurudu. Hesab�n� bile soramad�k.
Vapurumuz Sar�yer� den k�y� k�y� Rumeli kava��na do�ru y�neldi�inde r�zg�r sert esti. Paltolar�m�z�n �n�n� ilikledik. � Peki papatyalara ne oldu? � diye soracak oldum. Uzun uzun kar�� tepelere bakt�: - Gittiler beyim, hepsi gitti. Papatyan�n Rumca � koyun g�z� � anlam�na geldi�ini kom�umuz Vasil� in babas�ndan ��renmi�tim. �nce Rumlar sonra koyunlar gitti. S�ra papatyalara geldi, herhalde. - Hi� mi bulunmuyor? - Biraz var elbet. Ama eskiden �u kar�� tepelerde diz boyu papatya biterdi. B�yle iki tek boynu b�k�k de�il, sa�l�kl� papatyalard�. Rumlar gelin �i�e�i olarak kullan�r, gelinlere ta� yapard�.
Sustu, g�zleri bu�uland�. � Tazeyken ne de g�zel kokar, papatyalar � diyecek oldum. Y�z�nde ac� bir g�l�mseme belirdi. - Ah beyim, kimse bilmez papatyan�n neden koktu�unu. Dal�nda topra��nda kokmaz bu papatya. Ne zaman ki kopar�rs�n topra��ndan o zaman al�rs�n o kokuyu. �l�m�n, can �eki�menin kokusudur, o. K�y�m�ze gelen �ehir de sanki �ylesi bir koku getirdi beraberinde.
Bir s�re sustu, bo�aza bak�nd�. Vapur, Rumeli Kava��' na yana��p yolcusunu ald� ve Anadolu Kava��' na do�ru hareket etti. Kavaktaki hafta sonu kalabal���n� g�sterdi, bizimki: - Al i�te, �ehir geldi. Her yer �ehir oldu. Kimse fark�nda de�il papatyalar�n gitti�inin. Kimseyi �zm�yor, rahats�z etmiyor onlar�n yoklu�u. Benden sonra onlar i�in �z�len de kalmayacak, san�r�m. Belki de vadem doldu; papatyalardan sonra s�ra bana geldi, kim bilir?
Vapurdan birlikte indik. Kava��n sokaklar� hayli kalabal�kt�. Bizimki k�z�m�n sa�lar�n� ok�ad�, � sen yine de annen i�in papatya toplamay� ihmal etme, kenarda k��ede bile olsa ara onlar� � dedi. Kovas�n� ve olta tak�m�n� y�klenip k�y�n yolunu tuttu. |
:
Yusuf
YAN�,
10.05.2006, 14:40, �stanbul