�lkemizde Cumhuriyetle birlikte
�nceleri T�rkocaklar�, daha sonralar� Halkevleri �evresinde toplanan
ayd�nlar ku�a��n�n; kendi k�lt�r�m�ze, kendi de�erlerimize sahip ��kma
e�ilimi yaratarak pek �ok folklorik eserin yay�m�n� sa�lad�klar�n�
bilmekteyiz.
Bunlardan birisi de Nizamettin �ZBEK
� in Erzincan� dan Kemah� tan� �d�r. Y�renin �nl� bir halk t�rk�s�nden
ad�n� alan bu eser, otuz be� y�l �nce ilk yay�nland���nda b�y�k bir ilgi
g�rm��t�. Bug�n, Erzincan folkloru denildi�inde ilk akla gelen bu eser
olmaktad�r.
�ZBEK, bu kitapta Erzincan� �n
g�n�m�zden elli altm�� y�l �nceki g�nl�k hayat�ndan kesitler vermektedir.
An�lar�n s�cakl���na dayal�, k�lt�rel �z� a��r basan bu yaz�larda yazar�n
anlat�m g�c�n� fark etmemek m�mk�n de�ildir. �yi bir g�zlem, yerel a��za
hakimiyet, olaylara ele�tirisel bak�� en �ok da mizahi anlat�m�n g�c� �
Erzincan� dan Kemah� tan � � kolayca okutuyor bizlere�
Okuyuculardan, hem�ehrilerinden ve
halk k�lt�r� �evrelerinden gelen geni� istek, kitab�n ikinci bask�s�n�n
yap�lmas�n� gerektirmi�tir. �imdi elinizde bulunan bu kitap yazar�n o ilk
eserini yeniden ele al�p geli�tirmesiyle ortaya ��km��t�r.
Bu ikinci bask�n�n da halk k�lt�r�
�evrelerinde geni� ilgi uyand�raca��na inan�yor, de�erli yazar�n� y�rekten
kutluyoruz.
Kamil TOYGAR ,
Ba�kan Yard�mc�s�, Milli Folklor
Ara�t�rma Dairesi,
K�lt�r ve Turizm Bakanl���, Ankara,
May�s 1982
Sunu�
Birinci bask�n�n �ns�z� ��yle idi;
�AZ VEREN CANDAN, �OK VEREN MALDAN ". Biz de �yle; az, fakat candan
yazmaya �al��t�k. " M�SAF�R UMDU�UNU DE��L BULDU�UNU YER ". Okuyucu da �yle;
umdu�unu de�il buldu�unu okur. " BABAMIN ADI HIDIR, EL�MDEN GELEN BUDUR ".
Benim de �yle; fakat �nemsiz bir farkla: Dedemin ad� " H�d�r ".
�kinci bask�ya, �ok derinlerde kal�p zamanla su y�z�ne ��kan �ok�a an�
eklendi. Fakat sunu� i�in akl�ma yeni bir �ey gelmedi.
Gelemezdi de!
Erzincan'dan Kemah'tan
Erzincan'dan
Kemah'tan... arkas�? " yar gelir oynamaktan " m� diyeceksiniz? Nerede...!
Yerin, yerli ( devaml� ) yersiz oynamas�ndan Erzincanl�ya s�ra m� geliyor
ki!
F�kra me�hurdur: Yoksul
ve dermans�z bir kad�n iki k���k yavrusu ile bir derenin kenar�na gelir;
kar��ya ge�ecekler... �ocuklardan birini s�rtlar, bin bir g��l�kle g�t�r�r
b�rak�r. �kinci yavrusunu almak �zere geri d�ner, fakat derenin birden
derinle�en bir yerinde kendini ak�nt�ya kapt�rarak bo�ulur gider. Durum �ok
a��k ve alabildi�ine ac�kl�! �ocuklar kar��l�kl� iki k�y�da birbirine
yakla�am�yor, anne mevlas�n� bulmu� habire uzakla��yor. Olay� bir a�ac�n
g�lgesinden �aresizli�in verdi�i eziklikle izleyen bir Bekta�i babas�
ellerini havaya, o sonsuz bo�luklar�n ulu varl���na kald�rarak: " Ey Ulu
Tanr�m! �u i�i kazara kullar�ndan biri yapsayd�, yeri g��� yerinden oynat�r,
hak ve adaletin u�runa, onu yedi kat yerin dibine bat�r�rd�n. Peki senin bu
yapt���n nedir? Hikmetinden s�al olunmaz! " der.
�yi amma durup dururken,
daha ortada fol yok yumurta yokken bu f�kradan murat ne? O halde hemen
hat�rlatal�m ki konumuz Erzincan'd�r. Hani �u salg�ndan, e�k�yadan, selden,
ta�k�ndan kurtulup da az�c�k nefes alaca�� s�rada bir deli depremle
alt� �st�ne gelen ve kendi deyimiyle, bir solukluk olan
Erzincan.
Evet, Aral�k ay�n�n
yirmi yedisi, kar k�� k�yas�ya gelmi� �atm��, b�t�n h��m�yla ovaya
�ullanm��t�r.. Da�lar�n �l�k ve ���kl� g�nlerde bile g�� yol veren
ge�itleri, ���nc� zilden sonra hi� hat�r g�n�l tan�mayan tiyatro kap�lar�
gibi kapanm��t�r. G�kten devaml� kar inmekte, Erzincan' �n bir numaral�
bel�l�s�, Karayel d�rt bir yan� haraca kesmektedir. Var�n� yo�unu korkudan
ortaya d�kerek bir deri bir kemik kalan a�a�lar zang�r zang�r titremektedir.
Bu gece bir kalle�li�e, b�y�k bir oyuna gebe gibidir. Ger�ekten k�pekler
biteviye ulumakta, F�rat, evet o y�llar y�l� b�y�k parti liderleri gibi ova
ile diyalog kuramayan F�rat, bel�l� bir olaya tan�k olmaktan ka��nan
insanlar tel���yla s�kl�m p�kl�m s�v��maktad�r. Emzikli �ocuklar� bulunan
evlerden sokaklara uzanan c�l�z ���klar da yakla�an bir afeti sezermi��esine
�rkek ve isteksizdir.
Ama evlerin i�i o kadar
g�venli o kadar cana yak�nd�r ki!... Kiraya verip para kazanmak i�in
de�il de oturup bar�nmak i�in yapt�r�lm�� y�ksek tavanl�, do�rama kap�l�
odalar; �zerlerine, rahat�a " D���n salonu " ya da " Kapal� spor saray� "
levhas� as�labilecek ferahl�kta zengin sofalar, i�erisine, bu g�nk�
ko�ullara g�re iki bek�r� rahatl�kla, bir gecekondu ailesini az�c�k
hesaplayarak s��d�rabilece�iniz dolap azman� y�kl�kler. Duvarlara so�uk
de�il kur�un i�lemez. Hele damlar, askerlikteki deyimiyle par�a emniyetli
de�il dane emniyetli; bel kal�nl���ndaki kiri�ler �zerinde binlerce kilo,
kilo da pek kibar, batman batman toprak.
Kar, k��, f�rt�na...
bunlar kurtlarla ku�lara...
Ge�im s�k�nt�s� da
yoktur. Kilerler alabildi�ine, a�z�beraberi doludur. ��te �u
k��ede duran ekmek teknesinde en a�a�� on be� g�nl�k ekmek vard�r. Vars�n
ekmek pi�iren kad�nlar grev yaps�n! ( O g�nlerde grev s�z�n� de�me s�zl�kte
bulamazd�n�z! ) Kavurma, k�yma, ya� zavraklar� ( k�sa boylu ve �ok
g�bekli bak�r kaplar ) duvarlar�n dibine s�ra s�ra dizilmi�tir. �sterse
kasaplar alt� ay, evet evet do�ru okuyorsunuz, alt� ay, yani y�z seksen g�n
" et yok " desin.
Tavanda her an hizmete
haz�r vitamin bombalar�, elma, armut, �z�m hevenkleri, kabz�mala, manava kim
minnet etsin?
Bulgur, fasulye ve un
�uvallar�n�n �st�ne merdivenle ��k�l�r, bir devrilseler, insan bolluk belas�
alt�nda kal�r. Raflarda s�ralanan re�el kavanozlar� renk renk, �e�it
�e�it... Ya tur�ular... ne siz sorun ne ben s�yleyeyim. Erzincan
tur�ular� deh�ettir. Tur�ular lezzet dellal�d�r. Tur�ular k��k�rt�c�
ve fesatt�r... Biber, paz�, armut ve h�yar tur�ular�.
K��ede kuru yemi�
sand���... Kapa�� da �yle a��r ki! Bu sand�k de�il, d�kk�n! Babal���n bir
vitrini noksan. S�ra s�ra dut ve kays� pestilleri, halka halka saru�lar
( sucuklar ) ceviz i�i, badem ve �ekirdek torbalar�.
Hele yurt �ap�nda b�t�n
bakkallar�n y�z ak� Erzincan peyniri. �nanki ( yan�lm�yorsam
Diyarbak�r deyimidir ) her evde bir tulum. ���nmek gibi olmas�n, �imdinin
y�z gramlar� o g�n�n bir d�r�m�ne bile v�z gelir. K�sacas� her �ey bol ve
se�medir. Soba tahtalar�nda Pelit odunlar� kucak kucak, sedirler �zerinde
y�n yataklar yumu�ak ve s�cakt�r. Herkes halinden ve gelece�inden g�venli
olu�un verdi�i tatl� yumu�akl�kla, ya��na g�re ya m���l m���l ya da horul
horul uyumaktad�r. Fakat, ayr�nt�s�z b�t�n Erzincanl�lar� ve Erzincan' da
oturanlar�, boy boy vurup sarsan, y�k�p yok eden afet yakla�maktad�r.
S�ylendi�ine g�re birden bir u�ultu kopar. Yer, ays�z ve y�ld�zs�z gecelerde
deli r�zg�r�n kam��lad��� denizler gibi kudurup �ahlan�r. �yle gelip ge�ici
de�il, so�ukkanl� ve evvelden pazarl�kl� bir h�rsla sarsar da sarsar.
Bilerek, hesapl�, kitapl�... hakimlerin deyimiyle, taamm�den. Ve k�yamet
kopar! Ana� duvarlar yar�l�r, d��ar�dan ses bile s�zmayan evlere sel gibi
bir ayaz dolar. Bacalar ��ker, hantal bacalar, akmas�n diye yerin olanca
topra�� �st�ne y���lan ve g�vur �l�s� gibi d��t��� yerden kalkamayan
bacalar. Ta� lo�larla beli k�r�lan bacalar. ( damlar )
Devrilenler, d�k�lenler,
k�r�lanlar, savrulanlar, sa��lanlar... Yananlar, tutu�anlar, kavrulanlar...
A�layanlar, s�zlayanlar,
ba��ranlar, ba��ramayanlar...
Titreyenler, ba��
d�nenler, bay�lanlar, can �eki�enler, �lenler...
B���ren s���rlar,
mele�en koyunlar, ki�neyen atlar, uluyan k�pekler...
D�nyada bilinen ve
bilinmeyen ne kadar ac�, dert, zul�m, i�kence varsa hepsi ayakta, hepsi i�
ba��ndad�r. Bu bir bel� ve afet tufan�d�r. Yani bel�n�n her t�rl�s�, b�y���
k�����, evcili yabanisi, di�isi erke�i, tam kadro ile ayakta, i� ba��ndad�r.
Ve ne y�rekten bir �al��ma, ne g�r�lmemi� bir �aba! Ne diyelim? Hepsi
ettiklerini bula! Kerpi� ve kereste y���nlar�n�n alt�ndan donup kalmayan
s�k�l�p bo�ulmayan sesler s�zar: " Kurtar�n, �ld�m kurtar�n... oca��za
d��t�n kurtar�n...! Kim kurtars�n, nas�l kurtars�n ve ne ile kurtars�n?...
Bu benzeri g�r�lmemi� ana baba g�n�nde daha �ok �lenler kurtulmu�tur.
Topraktan anas�n�n, babas�n�n, yavrusunun �l�s�n� ��karmak bahts�zl���na
u�rayanlar... ��te as�l bunlar ya�ayan �l�ler! Yerin alt�, daha gerek�esi
bilinemeyen karanl�k h�km�n� b�ylece yerine getirdikten sonra, s�ra yerin
�st�ne gelir. Yang�nlar ��kar, b�ylece toprak alt�nda kalmayan, ezilip toz
olmayanlar�n bir k�sm� da yanarak k�l olur. Ve A dan Z ye felaket s�zl���
olu�ur.
" �nsaf dinin
yar�s�d�r " diyen de b�yle yapar m�? Hikmetinden sual olunmaz.
Y�llard�r hasretini
�ekti�i, daha bir y�lc�k olsun keyfini s�remedi�i tren, �imdi ona kazma
k�rek, �ad�r, battaniye, ila� ve ekmek ta��yacakt�r. Ya o da olmasayd�,
n'olacak olmazd�? Bo�una m� demi�ler: " Beterin �oktur, hazinende
kals�n! " diye.
Her �ey y�k�lm��, her
�ey ezilmi�... Dengesini koruyabilen, yerlebir olmayan iki yap�t kalm��,
Kalealt� mezarl���n�n giri�indeki Terzibaba t�rbesiyle �ad�rc� hamam�.
T�rbeyi i�inde yatan, hamam� da Koca Sinan kurtarm��.
Erzincan'�n hemen
herkes�e bilinen bir tan�m�, ikinci adresi vard�r: " Etraf� da�l� ortas�
ba�l�. " �imdi ba� b�y�k bir mezar, rahmetli Terzibaba da t�rbedar�.
Ovay� �evreleyen da�lar�n eteklerindeki k�ylere bak�nca, anas� babas�
kalmad��� i�in bilmem ka��nc� dereceden h�s�mlar�n�n yan�na s���nan �ks�z
�ocuklar� hat�rlad�m. Sanki bunlar da da�lara s���nm��lar. �nsan�n anas�
al�n�r, babas� al�n�r, karde�i al�n�r, hatta yavrusu, yani diri diri can�
al�n�r, fakat memleketi al�nmaz, ay�pt�r!
Saray
Dikd�rtgen
bi�iminde b�y�k bir meydan; b�y�k yanlarda birinde Ordu M�fetti�li�iyle
Ortaokul,birinde de Belediye ile Genel Kitapl�k, bir de Askeri Mahfel. K���k
yanlarda ise kar��l�kl�, H�k�met ve Vali konaklar�. Vali kona��n�n �n�nde
Hamidiye �e�mesi vard�. bu �e�meye Kurutilek �e�mesi de denirdi. Kurutilek suyu
o g�nlerde Erzincan' �n en be�enilen suyu idi. Bir g�ve� kuru fasulye yiyip
bundan bir ma�rapa i�enin midesinde bir �eycik kalmaz, erirdi. Bu bak�mdan yiyip
i�ece�ine d��k�n ve de vakitli ( zengin ) ki�iler, evleri �ok uzakta da
olsa ( kent i�inde o g�nlerin en uzak mesafesi on be� yirmi dakika bile
�ekmezdi; zaman�n cilvesine bak�n ki, �imdi bu s�reler i�inde araban�za park
yeri bile bulam�yorsunuz. ) ��me sular�n� bu �e�meden getirtirlerdi. Saray' �n
b�t�n Erzincanl�lar�n ya�ant�s�nda derin izleri vard�r. ��nk�, Erzincanl�lar ac�
ya da tatl� b�t�n ortak heyecanlar�n� burada ya�am��, burada payla�m��lard�r.
Saltanat devrinin dillere
destan m��iri Zeki Pa�a, devlethaneye ( evine ) gidip gelirken, alayla
burada arabas�na biner ve yine burada arabas�ndan inermi�. Ve bu g�rkemli geli�
gidi�ler o g�nlerin sessiz ve hareketsiz Erzincan' �nda halk i�in �ok renkli bir
seyir, bir bo� zaman de�erlendirmesi olurmu�. Hele deli Dursun da elleriyle
trampeti, a�z�yla da borazan� yans�layarak alay�n �n�nde yer al�nca!
Zaman�n s�resi belirsiz
askerli�ini �o�u birka� ayl�k y�r�y��ten sonra var�lan s�n�rlarda hem de
sava�arak yapan erler, buradan cepheye u�urlan�rlarm��. Ve a�lamaktan g�zleri
kan �ana�� gibi k�zaran kad�nlar, i�ten i�ten " anan �le o�ul anan �le " diyerek
g�zya�lar�n� ehramlar�n�n bidi�ine ( yenine ) silerlermi�. Bu durumda
h��k�r�klar� budak budak bo�azlar�nda d���mlenen erkekler de dikkati
kendilerinden uzakla�t�rmak i�in, yapma bir k�zg�nl�kla a�layan kad�nlara;
- Ay�ptur, ay�ptur niye
a�l�ys�z? Onlar d���ne gediy, diyerek ��k���rlarm��. ama kad�nlar bu ��k��� �ok
alt perdeden, baya�� f�s�ldayarak;
- Ele amma efendi, �oh
�etin! diye g�ya yan�tlar, a�lamalar�n� �iseleyen ya�mur tel�� ve sessizli�iyle,
s�rd�r�rlermi�.
Bizim �ocuklu�umuzda b�t�n
t�ren ve kutlamalar bu meydanda yap�l�rd�. Divrikli hoca, vezni, kafiyesi ve
hatta anlam� da serbest manzumelerini burada okurdu.
Kurtulu� sava��n�n sevin�
t�tt�ren haberleri hep burada dile getirildi. Burada de�erlendirildi. Bir m�jde
k�v�lc�m�yla ate�lendikten sonra art�k, barut gibi kab�n� par�alayan bir
co�kunlu�u topluca bo�altmaya yarayan ara� ve eylemlerle, top, t�fek, davul
zurna, tulum, kemen�e, bar, horon ve zeybekle. Babam s�ylerdi: Enver Pa�a,
Sar�kam�� bozgununun tek sorumlusu olarak burada halktan �z�r dilemi�; g�rg�l�
ve a��r ba�l� a�abeylerinin b�t�n uyarma ve yakarmalar�n�, elinin tersiyle geri
itip binlerce delikanl�y� kara k��a k�rd�rd�ktan sonra.
Enver Pa�a' n�n Erzincan' a
bu geli�i, hemen hemen b�t�n Erzincanl�lar�n ats�z arabay� g�rmelerine olanak
vermi�. Aya��na yemenisini �eken, ba��na ehram�n� alan bu " g�vur icad�n�
" g�rmek i�in solu�u Saray' da alm��.
Yine, Allah rahmet etsin,
babam anlat�rd�: Erzincan' a bir ara, yan�lm�yorsam, mutasarr�f olarak
atanan Deli Osman Pa�a, bu meydandan, ilk kez ak�ll� uslu h�k�mete do�ru
giderken arkas�na tak�lan �ocuklara;
- Ulan keratalar, Siz de mi
benim deli diye �n sald���m� duydunuz! demi�. ( Pa�a' n�n bu ��k��� g�steriyor
ki " asiyab� devleti bir har da olsa d�nderir " diyen bo�una dememi�. )
Ge�it resimleri de yine hep
bu meydanda ve Ordu M�fetti�li�inin �n�nde yap�l�rd�. �ocukluk bu ya, bu ge�it
resimlerinden akl�mda kalan en ilgin� olay, ge�ite kat�lan Tar�m Okulu
trakt�r�n�n tam pa�an�n �n�nde sto ederek b�t�n g�revlilerin fiyakas�n� alt�st
etmesidir. �lgililer tel��land�lar, arac�n �st�ne, K�ro�lu' nun t�rk�s�nde
���tledi�i gibi... ( d��man�n �st�ne h�relenmeli ), arac�n �st�ne h�relendiler,
k�zard�lar ve g��bel� i�leterek s�kl�m p�kl�m gittiler.
Kolordu bandosu da ikindi
vakitleri bu meydanda, M�fetti�lik �n�nde, n�bet �alard�. Okulda ak�am
paydosunu iple �eker, kimileyin tel��la kitaplar�m�z� veya �antalar�m�z�
unutarak kendimizi meydana dar atard�k. Yar�m �ember halinde dizilen
m�z�kac�lar�n �evresinde, biz irili ufakl� tam bir �ember olu�tururduk. Bizi
�al�nan havalar kadar �alg�lar�, �alanlar�n hal ve hareketleri de
ilgilendirirdi. Hele davulcu idris, k�sac�k boyu ve �elimsiz v�cuduyla �yle
tokmak sallard� ki! M�z�ka nedense, oyun havas� bile �alsainsan�n i�ine bir
h�z�n ��ker, b�t�n �nl� sava� alanlar�ndan an�lar sergiler.
Lozan bar���nda meydan�n
�ar�� yan�nda toplan�ld�. Mutasarr�f, h�k�metin �n�nde, bizim �o�unu
anlayamad���m�z bayraml�k s�zler s�yledi. Evet, s�zler ger�ekten bayraml�kt�,
��nk� bu t�r s�zler ola�an�st� ki�iler taraf�ndan s�ylenirdi.
Gelin alaylar� da muhakkak
bu meydana u�rad�ktan sonra gidecekleri yere yani, yanisi yok, o�lan evine
giderlerdi. Bu olaylar�n hemen hepsine at �st�nde il�hi okuyarak e�lik eden
Dayo�un Haf�z ( Day�o�u Haf�z) sesini burada iyice gazlayarak y�kseltirdi.
Saray' a yaln�z cenaze
alaylar� u�ramazd�. Ben Erzincan' da kald���m s�re rastlamad�m. Evet Saray,
Erzincanl�lar�n ortak ac� ve tatl� co�kular�n� harman ettikleri soylu ve sevimli
toz kald�rd��� ��r��plak bir arsa bozuntusu meydan! �imdi �zerinde ters y�nl�
r�zg�rlar�n ve Erzincanl�lar�n bura ile ilgili b�t�n an�lar� ortada...
havada!... Hi�birini yeri yerine koymaya olanak yok. Ama kime ve nas�l
anlat�rs�n�z bu durumun ne kadar yak�c� ve y�prat�c� oldu�unu. �nsan�n, do�du�u,
b�y�d��� ve �ok sevdi�i bir yurdun en yap�l� k��esinde ayakta kalm�� bir tek ta�
bile bulamamak ne kadar ac�!
Biz bu ac�y� k�yas�ya
tatt�k, dileriz art�k kimse tatmas�n, k�fir ve ��f�t bile olsa!
Ayn� Han�m�n Kuyusu
Daha
Erzincan sa�ken ( �ocuklu�umun Erzincan� � 1939 depreminden �nceki Erzincan
) Ayn� han�m �lm��, kuyusu da dolmu�tu. Ayr�ca � Ayn� � ad� da s�ylene
s�ylene halk a�z�nda � Ayna � haline gelmi�ti. ( demek ki s�zc�klerde
a��n�yor, dolay�s�yla bi�im de�i�tiriyor! )
Buras� �ar��n�n en kalabal�k ve en i�lek yerlerinden biriydi. B�y�k
d�kk�nlarda Saraco�un (Sara�o�lu� nun ) kahvesi, Pa�a hamam�, Bezircilerin
han�, H���r�n oteli ve belli ba�l� i� yerleri hep bu kuyuda birle�en d�rt
yolun �zerindeydi. Memleketin tan�nm�� ki�ilerine de �ok kez burada
rastlan�r.
�ermeli hoca her zaman Kalealt� yan�ndan gelerek Ulu camiye giderdi. Hoca
iri yar�, fiziksel ve ruhsal yap�s�yla g�rkemliydi. D�kk�nlar�n �n�nden
ge�erken oturan esnaf a�aya kalkarak ayaktakiler de �nlerini ilikleyerek
onu selamlard�.O da selam verenlerin y�z�ne bakmadan, sadece sa� elini
g�ks�ne, Erzincan deyimiyle iman tahtas�na(Bu niteli�inden olacak ki eskiden
baz� becerikli hocalar g�zel kad�nlar�n bu v�cut b�lgesine b�t�n d�nya h�rs
ve heveslerinden ar�nm�� olarak yaz� yazarlard�!) koyarak onlar�n selam�na
kar��l�k verirdi.Fakat kimse ile konu�mazd�.Kendisine b�t�n memleket
halk�n�n sevgi ve sayg� g�stermesinde onun bilgi ve g�r���n�n d�r�st ve
a��r ba�l� olu�unun b�y�k pay� vard�.Ama,kan�m�zca,bu daha �ok,hocan�n d�nya
i�lerine ahiret kayg�s�yla kar��t�rmamas�ndan g�nah ve ceza
hesaplar�nda,di�er baz� hocalar gibi insan� hemen <yang�n var!> itfaiyeye
ko�turacak, yada can kurtaran arabas� istemek, veya kompart�mandaki imdat
kolunu �ekmek(her t�rl� sui istimal cezay� m�stelzimdir.)zorunda b�rakacak
kadar ifrat�� olmamas�ndan ileri geliyordu. Ona g�re t�vbe etmek �m�r boyu
olanakl�, affa u�ramak her zaman olas�yd�.
Erzincan��n ilk milletvekillerinden Osman efendi hoca da sol
eliyle uzun (o zamanlar �maksi� laf� daha piyasaya ��kmam��t�) c�bbesini
toplayarak, sa� eliyle de �evresini selamlayarak eczahaneye gelir
giderdi.Osman efendi memlekette,giri�imci ve yetenekli bir ki�i olarak
tan�nm��t� �yle ki, bir vakitler �simya� ilmiyle u�ra�arak alt�n yapmaya
kalk��m�� F�rattan su alarak palangadaki tarlalar�n� sulam��t�. D�nya
i�leriyle u�ra�mak onu ahiret haz�rl�klar�ndan da al�koymam��, farzlar ��yle
dursun, d�rt kez evlenmek k�lfetine (!) katlanarak s�nneti de harfi
harfine yerine getirmi�ti. S�rt�na b�t�n nab�zlara serbet vermeyi hedef
tutan bir parti t�z��� gibi hepten ve renk renk yamal�klardan yap�lm�� bir
uzun h�rka, ba��na benzeri ba�ka bir kimsede g�r�lmemi� bir ba�l�k giyen
Ciminli Baba da (veya Ciminli �eyh) zaman zaman bu �ar��da g�r�n�rd�. Baba
s�rt�ndaki h�rka ile aya��ndaki siyah �izmeleri yaz k�� ta��r hi�
��karmazd�. Ona bir �ok kimseler ermi� g�z�yle bakarlard�. Baban�n de�me
ki�ide zor rastlanan ger�ek�i ve ba�ar�l� baz� tutum ve davran��lar� da bu
inan��� kan�tl�yordu. Bir kez onun bir dedi�ini iki etmeyen ve r�zas�n� elde
etmek u�runa cilve ve �aba yar���na giren d�rt kar�s� vard�.
�te yandan say�s� kimine g�re y�zleri, kimine g�re de binleri
a�an m�ritler onun kentteki evine memleketin d�rt buca��ndan sepet sepet,
�uval �uval yiyecek ta��rlard�. �stelik Baba, o�ullar�n�n ad�n� Cebrail,
�srafil, Mikail, ve Azrail koymak s�retiyle �b�r d�nya i�inde temelli bir
haz�rl�k, verimli bir yat�r�m yapm�� durumdayd�.
A�ar zaman�, bizim S�tanan�n kocas� dellal Osman efendi de daha
�ok buradan m�ltezim a�alar�n� K�yy�z� al�m� i�in h�kemete �a��r�rd�. �A�ar
zaman� yakla�t�, talip olan m�ltezim a�alar� ... falan falan� diyerek.
Ben memleketin beylerinden olan ve en zengin ki�ilerinden biri
olarak bilinen Mehmet Ali bey�e de hep burada rastlard�m. Zenginli�i kadar
pintili�iyle �n yapm�� olan M.Ali bey�in fiziksel hareketleri de pinticeydi.
Ayaklar�n�, ad�m atarken korka korka yere bas�yor, selam verirken elini,
halterciler gibi, adeta zorlayarak yukar� kald�r�yordu. Her halde o vakitler
Erzincan�da k�zacak �ey �ok az olacak ki, onun bu ufak tefek ki�isel
�arp�kl�klar� herkesin g�z�ne bat�yordu. �zellikle, memleketin halk� onun
�ok az kahve al���na tutuluyordu. Nas�l tutulmas�n ki memleketin yar�s�n�
elinde tutan koca Ali Bey�in torunu eve topu topu elli dirhem kahve
g�t�r�yordu. �lk bak��ta insana tuhaf gelen bu i�reti de�erlendirme asl�nda
perde temelsiz say�lmazd�. �yle ya, kahvesi olan�n konu�u az olurdu. Konu�u
az olmak da, elli pare k�y� mum tutturan bir hanedan �ocu�u i�in ay�plar�n
en b�y��� idi. ��nk� halk�n �ok �nem verdi�i de�erler aras�nda konuk sayg�s�
her �eyden �nce geliyordu.
Halk�n tek haber kayna�� olarak ba� vurdu�u ajanslar yine
buradaki Sara�o�lu kahvesinin �n�nde duran kara tahtaya yap��t�r�l�rd�.
Ajanlar� m�rekkeple yaz�lm�� ka��tlarda mutasarr�fl�k yay�mlard�. Memlekette
okur yazar �ok az oldu�undan bu ajanslarla �ok daha ��renciler ilgilenirdi.
Halktan tek t�k merakl� ki�iler, tahtan�n �n�nde b�yle bir ��renci g�r�nce,
hemen yan�na sokulur �hele efendi, y�skek ohu biz de diyniyek� derlerdi.
Okuma s�ras�nda zaman zaman birbirlerine g�z atarak, konunun �nemine i�aret
ederlerdi. Okuma bitince de hep bir a��zdan ��renciye: �anambabam a�za
sa�l�h, Allah oca�a ba���l�ya � derlerdi.
Kay�p duyurusu yapan dellallar da, bu d�rt yol a�z�nda bir iki
kez seslenirlerdi: �Ah�amdan bu yan� bir g�rm�z� d��e bulan heyir sahab� ,
helal�ndan, iki mecidiye mecidiye m�jdesi vard�r eey...� diye ba��rarak.
Pa�a hamam�na gidecek kad�nlar�n bindi�i faytonlar�n buradan
ge�mesi zorunlu idi. Hali vakti yerinde olan ki�ilerin han�mlar� �ar��dan
y�r�yerek hamama gitmek istemezlerdi. ��nk�, b�yle bir gidi�, en �nemli
i�lerini bile yar�da b�rak�p, d�kkanlar�n�n �n�ne seyre ko�an yediden
yetmi�e erkeklerle bir defile haline d�n���rd�. Hele kad�nlar�n, hamamdan
��kt�ktan sonra bu�ulanm�� g�zler ve k�zarm�� yanaklarla �ar��dan ge�meleri
b�sb�t�n sak�ncal�yd�. Bu bak�mdan, hamam d�n��� araban�n k�r��� kesenkes
kald�r�lmal�yd�.
Memleketin en zengini olarak bilinen hareketli ve hay�r sever
H���r�a (Aile olduk�a dall� budakl� oldu�u halde,�H���r� deyince akla yaln�z
ve hemen Nuri efendi gelirdi.) buralarda pek rastlanmazd�. O �ok kez
�ar��n�n, daha canl� olan �st kesiminde g�r�n�rd�. Yoksul bir baban�n �ocu�u
oldu�u halde y�zbinlerin (o zaman�n y�zbinleri, �imdinin milyon beklide
milyarlar�) �ok �st�nde oldu�u belirtilen varl���n� profesyonel boks�r ve
futbolcular ve genel deyimiyle, �profesyonel sporcular� gibi, hep aln�n�n
teriyle kazand���n� s�ylerlerdi. Fakat H���r, �Rabbena, hep bana!� deyip
b�t�n kazanc�n� cebine yada k�pe indirmez, toplum yarar�na i�ler i�inde pay
ay�r�rd�. S�ras�nda, yetim ve yoksullar� da, do�rusu (Erzincan deyimiyle:
�yar�n can verecev�k, gahah nas�l dinimizi y�hah�) g�r�rd�.
�ok g��l� belle�ine i�lek ve ���kl� zekas�na ka��n okuma yazma
bilmezdi. (An�m Arap harfleri d�nemine aittir, belki sonradan yeni yaz�y�
��renmi�tir.) Bu g�nm�� gibi akl�mda, bu bilgisizli�i �zerindeki �z�nt�s�n�,
bir g�n bizim d�kkan�n �n�nde babamla birlikte sade kahvesini i�erken �u
i�ten s�zlerle dile getirmi�ti: �Mehmet efendi, tek bir g�z�m k�r olsayd�
da, �u ohuma yazmay� ��reneydim, vallaha raz�yd�m.�
Ben arada bir bu �ar��n�n yukar� k�sm�nda yoklamac�y� da
g�r�rd�m. Kal�p k�yafeti, kal�n p�sk�ll� fesi, k�ranta sakal� ve f�rlak
olmayan g�be�iyle eskinin resimlerde tan�d���m pa�alar�n� and�ran bu zat�n
ad�n� hi� kimse s�ylemez hatta bilmezdi. Herkes onu yoklamac� yada yoklamac�
efendi diye anard�. Onun as�l dikkati �eken yan�, sokakta giderken bile,
kal�n kal�n ve enli enli inlemesiydi. O bu al��kanl��� duydu�uma g�re, bir
o�lunun gen� ya�ta �lmesi �zerine edinmi�ti.
Bu �ar��da beni �ok ilgilendiren al��veri�,dellallar�n at yada
araba satmalar� idi.Dellal yaln�z at� sat�yorsa ata biner,atla beraber
arabay� da sat�yorsa, arabac� yerine oturarak, abrac�l��� da �zerine
al�rd�. Bu durumda gevrek ve yayvan bir a��zla �u tekerlemeleri s�yler
dururdu:
At araba, tah�m daraba ,helal haz�r,mal misafir, dellall�k
ihtisap olan�n �st�ne(bazen komiklik olsun diye, sahibi de beraber
der)10.000guruu�!) Bu terane ile �ar��n�n iki ba�� aras�nda mekik dokur(Bu
sat�� �ekli de uygulansa trafik, bug�n belki,daha bir ho� olur!)pey vuran
ki�ilerin bulundu�u d�kkan yada kahvelerin �n�nden ge�erek, son peyleri
kendilerine bildirir.(Yukar�da s�ylemeyi unuttum, dellal bu pat�rt� g�r�lt�
aras�nda at�n terbiyelerini sol eline al�p tabakas�ndan__(kara
sak�zdan)__zaman zaman s�gara da sarard�. Bu s�rada araban�n h�z� do�al
olarak d��t���nden__(kam�� �al��amaz)__Dellal, yol boyunca ilgili ki�ilerin
sordu�u sorular�, gazetecilere gere�ince a��klamalar yapan politikac�lar
gibi, tamamlay�c� bilgiler verirdi.)Ve art�k fiat k�vam�n� bulup da
art�rmalar iyice durunca, hare�liyorum� hare�liyorum�. Davac�l�k etmeyin
i�itmedim demeyin (Birden kulaklara zor veren y�ksek perdeden bir sesle
peycilerden en a��r alan�na) �Efendi bir �ey demiy misen?� Der ve yan�t
olumsuz olunca da, hare�. Hara� diyerek sat��� tamamlad�. Deli Mustafa da
�ok kez k�peklerine (�ar��n�n �salahana� denen sahipsiz k�pekleri hep
onundu) �ar��s�n�n �st k�sm�nda ekmek da��t�r,arkas�ndan g�r bir
komutla onlar� yine ayn� han�m�n kuyusuna do�ru ko�tururdu.
K�pekler,ku�kusuz komutu anlamaz, ancak, �ne d��erek belirli y�ne ko�an
Mustafa�n�n pe�inden giderlerdi.Ve Mustafa ko�unun bitmesi gereken
yerde,kendince �nemli sayd��� d�kkanc�lar�n �n�nde, y�ksek bir Durrr�!
Komutu �ekerek kendisiyle birlikte k�peklerini durdururdu.Bu durumda,
k�pekler y�zlerini,t�m ona �evirerek ya ekmek yada yeni bir komut
beklerlerdi.
Ge�imini eskicilikle sa�layan Deli Mustafa, arada bir tellakl�k
da yapard�.Ve �nlemeleri �ok kez komik oldu�undan, herkes i�ini b�rak�p onu
dinlerlerdi. An�ms�yabildi�im en �nl� duyurular�ndan biri �u idi: Ya�
kapan�nda (Ya� hali-sat�� saatleri d���nda burada sinema oynat�l�rd�.) bu
ah�am sinema var, duyduk duymad�h demeyin, yorganlar�m�z� da beraber
getirmeyi (Halde soba moba olma��ndan) unutmay�n!
Tanko haf�z da bu �ar��n�n ilgin� ki�ilerindendi.Ona, herhalde,k�ravat
ba�lad��� ve sakal b�rakmad��� i�in halk bu ad� takm��t�.Do�rusuna
bakarsan�z haf�z�n c�l�z b�ly�klar�da, halk�n bu g�r���n�
do�ruluyordu.Dahas� var, haf�z fesine sar�k da sarm�yor ve d�kkan�n �n�nde
ba�� a��k dola��yordu.
Haf�z tuhafiye �zerine i� yapard�.D�kkan�n da ne arasan bulunur, ancak
fiatlar�, o g�n�n �l��lerine g�re �ok y�ksek olurdu. Bu bak�mdan bir �ok
kimseler Haf�z i�in �Ne haf�z�� onun dini iman� para! derlerdi.
Haf�z s�k s�k �stanbul�a giderek mal getirirdi.Getirdi�i mallar
aras�nda �zellikle plaklar dikkati �ekerdi.�o�u gazel hem de ne
gazeller!Haf�z sami, Haf�z Ahmet, Haf�z Ya�ar, Haf�z Burhan�dan gazeller.
D�kkan�n �n�ne bir s�r� avara (Baz� yerlerde bo� gezenlere avara diyorlar)
birikirdi.Fakat haf�z reklam oluyor, d�kkan�m tan�n�yor diye sevinece�i
yerde, d�kkan�n �n�n� dolduranlara �Ula haydi gedin i�ize, burada tiyatora
m� oynad�yuh? Ele ya babaz getmi�ti bu plaklar�.Ben gedim, anad�n m�?avu�
dolusu para t�kt�m, siz gelin bedaha (bedava) diyneyin (dinleyin)Neyin nesi?
Askurum (aks�r�m) kakarm�san? (kakar m�s�n?)� s�zleriyle oradan kovalard�.
�ar��da baz� sorular ve yersiz istekler i�in haz�r deyimler
vard�.Bunlar da �ar��n�n esprisini te�kil ederdi.�rne�in, babas�n�
d�kkanda bulamay�nca nereye gitti�ini d�kkan kom�usuna soran �ocu�a ilk kez
ve kesinlikle �u yan�t verilirdi: (Han�mlar� kunkuluna bind�rd� hamama
g�t�rd�.)
Yetersiz istek halinde de �ar��ya yabanc� bir yurtta�, da�
k�ylerinden bir garip, hi� ilgisi olmayan bir d�kkandan antika bir �ey
sorar, �rne�in bir bezaza, manifaturac�ya tutar (zurna kam��� var m�?) der.
Bunun �zerine d�kkan sahibi (D�kkanlarda ayr�ca sat�c� yoktur. G�nl�k
al��veri� bir ki�inin vaktini bile tam almaz.) ba��n� kap�dan d��ar�ya
uzatarak ba��r�r: ��ekero�lu, al bunu da hanaa�!� ve b�ylece �ar��ya bir
garibin d��t���nden kom�ulara bilgi verir. Arkas�ndan, adam�n iste�iyle hi�
ili�kisi olmayan ba�ka bir d�kkana, �rne�in leblebici d�kkan�na g�nderir. O
da ba�ka bir ilgisize savar. Ve onca��z, oyunun fark�na var�ncaya kadar,
d�kkandan d�kkana gider durur. Oyun oynan�rken �o�u d�kkanc�lar, durumu
izler ve kimi �Ula g�nah elin f�kkeresini oynad�lar� diye ac�n�r, kimi
�Ula, hele �unlar�n etti�ine� diyerek kahkahay� bast�r�r.Bu �ar��n�n
havas�n� zaman zaman yumu�at�r.
�ar��n�n a��k bulundu�u s�radaki namaz vakitlerinden yar�m saat �nce
palab�y�k (�imdiki b�y�klar�n yan�nda yavru kal�r)Tellal �evki(G�z�n�n
b�r�ne devaml� olarak etraf� kapal� bir toz g�zl��� takard�) her y�z , iki
y�z ad�mda hop�rl�re meydan okuyan sesiyle �Vakit sela ya m�slimun
!� diye ba��rarak namaz k�lanlara vaktin yak�n oldu�unu haber verirdi. Gel
zaman, git zaman, (Ke�ke gel zaman, gitme zaman! da diyebilseydik) bu deyi�
�namaz vakti yak�nd�r !� diye T�rk�ele�tirirdi. B�ylelikle �nceleri
baz�lar�nca yaln�z amac� bilinen bu ba��r���n art�k anlam� da herkes
taraf�ndan anla��lm�� oldu.��le namaz�nda cenaze de varsa. Tellal vakit
duyurusunun arkas�na �u bildiriyi de eklerdi: �Camii kebirin �n�ne cenaze
namaz�na haz�r�o�ullar�ndan�..Efendi�.Allah rahmet eyliye!...�
Cenaze bildirisine b�t�n gelip ge�enler ve d�kkanc�lar kulak
kabart�r ve hi� biri anlam�n� bilmeden kendi kendine �inna lillah ve
inna ileyh� rac�un!� diye m�r�ldan�rd�.
Bundan ,sonra namaz haz�rl���na ge�ilirdi. Teneke ibriklerdeki
sular d�kkan�n i�ine ve �n�ne bir k�r�k �izgi bi�iminde d�k�l�r,
arkas�ndan, �e�mede abdest tazelenerek camiye gidilirdi.
Camiye gidenler, ��yle b�yle yar�m saati bulan ayr�l�klar�
s�resince d�kkanlar�n� kapamayarak, g�zetimi �efendi, bizim t�kene de g�z
kulak ol� diyerek, namaza gitmeyen kom�ular�na b�rak�rlard�.��nk�, h�rs�zl�k
olaylar� yurdun bir �ok yerinde oldu�u gibi, Erzincan�da da yok denecek
kadar azd�. G�nd�z�n G�nd�z�n evlerin kap�lar� kilitlenmezdi: ayr�nt�s�z
b�t�n kap�lar� a�arak (t�k t�k vurmayada gerek yok) i�eri girebilirdiniz.
Avlularla bah�elerde (hemen hemen b�t�n evlerin meyve sebze ve �i�ek
kar���m� bir bah�esi vard�. Zaten bundan esinlenerek Erzincan�a �etraf�
da�l� � da�lar da s�zc���n ger�ek anlam�yla da�, oyuncak de�il � ortas�
ba�l�� demi�ler) unutulan pabu�, balta, dehre, bel, kova gibi ta��nmas�
kolay �eylerle ilgili haz�rl�klar� �po�a� diye �a�r�lan �ingeneler, koyun
s�r�s�, kervan... vb. t�r�nden olanlar� da hep �e�k�ya� diye adland�r�lan
soyguncular yapard� ; k�sacas�, bu i�in yaln�z, profesyonelleri vard�,
amat�rlerine hemen hemen hi� rastlanmazd�.
*
Y�resel deyi�ler kal�n
yaz�larak belirtilmi�tir.
Devam edecek....
|